7 Eylül 2012 Cuma

0-2 Yaş Döneminde Televizyonun Olumsuz Etkileri

Televizyon çocukların doğal keşfetme yeteneğini durdurmaktadır. 


0-2 yaş arası bebeklik anne karnından sonra tüm hayat içinde gelişimi en hızlı olduğu dönemdir. Özelilkle beyin gelişimi çok hızlıdır. Bebek doğası gereği sürekli hareketlidir. Özellikle yürümeye başladıktan sonra  sağı solu karıştırır, bulduğu nesneleri inceler, tanımaya çalışır. Bebek beyni bu keşfiler esnasında sürekli tarar, karşılaştırır, sınıflamalar yapar. Esasen tam bu sırada çocuğun zeka gelişimi sağlanmaktadır. Öte yandan anne ve babalar çocğuklarının neden bir türlü durmadıklarını sürekli etrafı karıştırdıklarını ve yapma denileni tam tersine yaptıklarını anlayamazlar. Bu durumla başa çıkmada televizyon can kurtaran simidi gibidir. Böylece ebeveynler yemek pişirirken, arkadaşlarıyla sohbet ederken veya herhangi bir meşguliyetlerinde rahat etme imkanı bulurlar.

Bir başka ebeveyn grubu da çocuğun zekasının gelişmesi için bebek kanalları açmaktadırlar.

Araştırmalar gösteriyor ki bebek kanallarının herhangi bir önemli yararı olmadığı gibi çocukların konuşmasını, kelime dağarcıklarının gelişmesini engelleyebiliyor bile.

0-2 yaş çocuklarda tüm gün tv önünde oturma gelişim açısından bir çok tehlike içeriyor.

İlk tehlike çocuğun zihinsel açıdan pasifleşmesidir. Zekanın sağlıklı gelişimi öncelikle uyaranlarla karşılaşmayı gerektirir. Örneğin bir çocuk bir elmayı ağzına götürdüğünde yuvarlaklığı, ısırdığında tatlılığı, elinde tutma çabası, düşürüp yerden almak gibi bir çok deneyim yaşamakta bu deneyimler sonucu zekası hep bir pozisyon almaktadır. Burada elma zeka üzerinde bir uyarıcı işlevi görmektedir. Aynı çocuk bu defa tahta bir küpü ağzına aldığında sert, köşeli olduğunu, az önceki elma gibi yuvarlak olmadığını, ısırılamadığına dair yeni bilgiler üretecektir. Bu basit faaliyetler sonucu çocuğun zekası gelişmekte yol almaktadır.

Fakat aynı çocuğu bu deneyimlerden mahrum edip tv karşısına koyduğumuzda çocuğun gelişimini büyük ölçüde engellemiş oluruz. Öncelikle çocuk tv karşısında sadece görme ve işitme duyusunu kullanmaka bu da zeka gelişmine sınırlı bir katkıda bulunmaktadır. Öte yandan fiziksel gelişimini de olumsuz etkilemektedir.
Nesnelerle temaas halindeki çocuk onlara dokunbilmekte, böylece sertlik, yumuşaklık, ılıklık, sıcaklık, soğukluk, ıslaklık, kuruluk, acılık, tatlılık vb gibi kavramları deneyimleyebilmektedir. Tuttuğu, çektiği, sürüklediği veya ittiği bir nesne ince ve kaba motor kaslarını çalıştırarak çocuğun psiko-motor gelişimini hızlandırmaktadır. Televizyon karşısında bir çocuğun bu gelişimi sağlıklı ve doğal olarak olması gerektiği gibi kazanması mümkün değildir. İnce motor kasları olan eller, parmaklar geliştikçe çocuğun deneyimleri zenginleşir. Artık küçük parçaları birbirine takar, çıkarır, ekler, büker, çekiştirir. Nesne ellerinin arasında şekilde değiştitikçe veya yeni görünümlere büründükçe çocuğun zekası hep uyarılır. Zekasının bu çağrışımlarla bulduğu şeyler başka şeyler düşünmesini sağlar ve bu yeni şeyleri de ince motor kasları geliştikçe gerçekleştirebilir. Yine ince motor kaslar geliştikçe, yapabilirliğin sınırları genişledikçe yeni girişmlerle zeka gelişir. Özetle fiziksel gelişim ve zihinsel gelişim birbirine bağlıdır ve birinin gelişimi diğerini de olumlu etkiler.

Tv karşısında çocuğun bu şansı yok olmakta, doğal merak duygusu uyarılamamakta, kendisine dayatılanı kabul etmektedir. Mesela bebek kanalları incelendiğinde arka fonda  sürekli dönen, kıvrılan silik şekiller, benekler olduğu görülür. Bebekler dönen, mekanik şeylere oldukça ilgilidirler ve bebek kanalları da bunun gayet farkıda olarak çocukları ekrana bağlamaktadırlar. Oysa bunun doğal olanı bebeğin nesneleri ellerinin içinde, yerde çevirip döndürmesidir. 2 yaşındaki bir bebeğin arabasının tekerini döndürmesi merakını sürdürmesi ve kendi başarması, incelemesi, birebir temasla tanımak yoluyla gelişmesi açısından daha değerlidir.  Bu yolla dikkatini bir nesne üzerinde yoğunlaştırmakta, takip etmekte, dikkatini sürdürmeyi ve uzatmayı kendi kendine geliştirmektedir.

Tv’de çocuğun dikkat süresini program belirler. Çocuk bir şeye dikkat ettiğinde görüntü bir süre sonra değişeceğinden dikkatini odaklayıp sürdürme ve geliştirme imkanı bulamaz. ekranda görüntü sürekli ve hızla geçtikçe bebekler ve çocuklar dikkat yoğunlaştırma becerielrini kaybetmektedirler. Televizyon sürekli çocuk üzerinde etkindir. Oysa televizyonsuz bir ortamda çocuk için dünya araştırma ve keşfetmenin doğal ortamıdır ve kendisi etrafındakileri işleme, zeka ve akıl süzgecinden geçirme şansına sahiptir. Televizyon ise çocuğun işlediği, zekasını ortaya koyduğu bir araç değil, tam tersine çocuğa sürekli ilgisi, amacı, zekasının doğal gelişim seyri dışında bir şeyler empoze eden yapay bir araçtır.

En iyisi çocuğun ilk iki yıl hiç televizyonla karşılaşmamasıdır. Daha sonraki zamanlarda günde iki kısa çizgi film izleyebilir. 20 dakikalık iki çizgifilm gün içinde 40 dakika eder ki bu da yeter bir televizyon izleme süresidir. Anneler çocuklarının televizyon izleme ısrarlarına dayanamazlar ve kapatmışlarsa da üzüntü duyarlar. Oysa tv kapatıldıktan yaklaşık 20 dakika sonra çocuk kendisini oyalayacak bir sürü şey bulabilmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder