Televizyon çocukların doğal
keşfetme yeteneğini durdurmaktadır.
0-2 yaş arası bebeklik anne
karnından sonra tüm hayat içinde gelişimi en hızlı olduğu dönemdir. Özelilkle beyin
gelişimi çok hızlıdır. Bebek doğası gereği sürekli hareketlidir. Özellikle yürümeye
başladıktan sonra sağı solu karıştırır,
bulduğu nesneleri inceler, tanımaya çalışır. Bebek beyni bu keşfiler esnasında
sürekli tarar, karşılaştırır, sınıflamalar yapar. Esasen tam bu sırada çocuğun
zeka gelişimi sağlanmaktadır. Öte yandan anne ve babalar çocğuklarının neden
bir türlü durmadıklarını sürekli etrafı karıştırdıklarını ve yapma denileni tam
tersine yaptıklarını anlayamazlar. Bu durumla başa çıkmada televizyon can
kurtaran simidi gibidir. Böylece ebeveynler yemek pişirirken, arkadaşlarıyla
sohbet ederken veya herhangi bir meşguliyetlerinde rahat etme imkanı bulurlar.
Bir başka ebeveyn grubu da
çocuğun zekasının gelişmesi için bebek kanalları açmaktadırlar.
Araştırmalar gösteriyor ki bebek
kanallarının herhangi bir önemli yararı olmadığı gibi çocukların konuşmasını,
kelime dağarcıklarının gelişmesini engelleyebiliyor bile.
0-2 yaş çocuklarda tüm gün tv
önünde oturma gelişim açısından bir çok tehlike içeriyor.
İlk tehlike çocuğun zihinsel
açıdan pasifleşmesidir. Zekanın sağlıklı gelişimi öncelikle uyaranlarla
karşılaşmayı gerektirir. Örneğin bir çocuk bir elmayı ağzına götürdüğünde yuvarlaklığı,
ısırdığında tatlılığı, elinde tutma çabası, düşürüp yerden almak gibi bir çok
deneyim yaşamakta bu deneyimler sonucu zekası hep bir pozisyon almaktadır.
Burada elma zeka üzerinde bir uyarıcı işlevi görmektedir. Aynı çocuk bu defa
tahta bir küpü ağzına aldığında sert, köşeli olduğunu, az önceki elma gibi
yuvarlak olmadığını, ısırılamadığına dair yeni bilgiler üretecektir. Bu basit
faaliyetler sonucu çocuğun zekası gelişmekte yol almaktadır.
Fakat aynı çocuğu bu
deneyimlerden mahrum edip tv karşısına koyduğumuzda çocuğun gelişimini büyük
ölçüde engellemiş oluruz. Öncelikle çocuk tv karşısında sadece görme ve işitme
duyusunu kullanmaka bu da zeka gelişmine sınırlı bir katkıda bulunmaktadır. Öte
yandan fiziksel gelişimini de olumsuz etkilemektedir.
Nesnelerle temaas halindeki çocuk
onlara dokunbilmekte, böylece sertlik, yumuşaklık, ılıklık, sıcaklık, soğukluk,
ıslaklık, kuruluk, acılık, tatlılık vb gibi kavramları deneyimleyebilmektedir. Tuttuğu,
çektiği, sürüklediği veya ittiği bir nesne ince ve kaba motor kaslarını çalıştırarak
çocuğun psiko-motor gelişimini hızlandırmaktadır. Televizyon karşısında bir çocuğun bu
gelişimi sağlıklı ve doğal olarak olması gerektiği gibi kazanması mümkün değildir. İnce motor kasları olan eller,
parmaklar geliştikçe çocuğun deneyimleri zenginleşir. Artık küçük parçaları
birbirine takar, çıkarır, ekler, büker, çekiştirir. Nesne ellerinin arasında
şekilde değiştitikçe veya yeni görünümlere büründükçe çocuğun zekası hep
uyarılır. Zekasının bu çağrışımlarla bulduğu şeyler başka şeyler düşünmesini
sağlar ve bu yeni şeyleri de ince motor kasları geliştikçe gerçekleştirebilir.
Yine ince motor kaslar geliştikçe, yapabilirliğin sınırları genişledikçe yeni
girişmlerle zeka gelişir. Özetle fiziksel gelişim ve zihinsel gelişim birbirine
bağlıdır ve birinin gelişimi diğerini de olumlu etkiler.
Tv karşısında çocuğun bu şansı
yok olmakta, doğal merak duygusu uyarılamamakta, kendisine dayatılanı kabul
etmektedir. Mesela bebek kanalları incelendiğinde arka fonda sürekli dönen, kıvrılan silik şekiller,
benekler olduğu görülür. Bebekler dönen, mekanik şeylere oldukça ilgilidirler
ve bebek kanalları da bunun gayet farkıda olarak çocukları ekrana
bağlamaktadırlar. Oysa bunun doğal olanı bebeğin nesneleri ellerinin içinde,
yerde çevirip döndürmesidir. 2 yaşındaki bir bebeğin arabasının tekerini
döndürmesi merakını sürdürmesi ve kendi başarması, incelemesi, birebir temasla
tanımak yoluyla gelişmesi açısından daha değerlidir. Bu yolla dikkatini bir nesne üzerinde
yoğunlaştırmakta, takip etmekte, dikkatini sürdürmeyi ve uzatmayı kendi kendine
geliştirmektedir.
Tv’de
çocuğun dikkat süresini
program belirler. Çocuk bir şeye dikkat ettiğinde görüntü bir süre sonra
değişeceğinden
dikkatini odaklayıp sürdürme ve geliştirme imkanı bulamaz. ekranda
görüntü sürekli ve hızla geçtikçe bebekler ve çocuklar dikkat
yoğunlaştırma becerielrini kaybetmektedirler. Televizyon sürekli çocuk
üzerinde etkindir. Oysa televizyonsuz bir ortamda çocuk için dünya
araştırma ve keşfetmenin doğal ortamıdır ve kendisi etrafındakileri
işleme, zeka ve akıl süzgecinden geçirme şansına sahiptir. Televizyon
ise çocuğun işlediği, zekasını ortaya koyduğu bir araç değil, tam
tersine çocuğa sürekli ilgisi, amacı, zekasının doğal gelişim seyri
dışında bir şeyler empoze eden yapay bir araçtır.
En iyisi çocuğun ilk iki yıl hiç
televizyonla karşılaşmamasıdır. Daha sonraki zamanlarda günde iki kısa çizgi
film izleyebilir. 20 dakikalık iki çizgifilm gün içinde 40 dakika eder ki bu da
yeter bir televizyon izleme süresidir. Anneler çocuklarının televizyon izleme
ısrarlarına dayanamazlar ve kapatmışlarsa da üzüntü duyarlar. Oysa tv
kapatıldıktan yaklaşık 20 dakika sonra çocuk kendisini oyalayacak bir sürü şey
bulabilmektedir.